16 Mayıs 2009 Cumartesi

beklemek o kadar garip bir şey ki.
zaman gibi.
farkında olmadan geçen yıllar ve saydığım saniyeler. nefesimi tutabildiğim 45 saniye ve 23 yıl yerin üstünde geçirdiğim. beklemekten yorulmadığım ve beklenene kavuştuğum an başka bir şey beklediğim; hatta neyi beklediğimi bilmediğim zaman dilimleri.

aylar olmuştu, evimden uzaktım. evim kabul ettiğim odalardan. çiçekli çarşaflarımdan, kırık duvarlarımdan, kütüphanemden, yeşil fayanslı banyomdan, çekmecelerimden. aylar içime işlemişti özlemekten. gün saydım dönmek için.
döndüğüm an anladım hiçbir şeyin değişmediğini o evde.
halının saçakları aynı, kulpu kırık kupam aynı, gardırobumun kapağı oynak. kitaplarım aynı şekilde sıralı, mumlarım aynı oranda yanık. aylar geçmemiş sanki, ev de durmuş ve beni beklemiş gibi. benim onu beklediğim gibi. içinde ben olmayan hareketlere rağmen, güneşe ve kara, kişilere ve zamana rağmen.

ev de insan gibi özler ve bekler mi?

1 yorum: