22 Mayıs 2009 Cuma

yazlık kışlık

eskiden büyük olay olurdu yazlık kışlık yapmak. aylarca giydiğimiz kazaklar hurçlanır, içine naftalin serpilirdi. ben hayranlıkla annemin yanında otururdum o hurçların fermuarını kapatmaya çalışırken, külotlu çoraba sıkıştırılmış bir tutam naftalin burnuma dayalı. sonra evimiz büyüdü, gardıroplarımız ayrıldı, küresel ısınma derken yazlık kışlık farkı ortadan kalkmaya başladı, biz kazaklarımızla tişörtlerimiz yan yana raflardayken onları izlemeye koyulduk.

ev başımızı soktuğumuz yer, korktuğumuzda sığındığımız yer, yorulunca geldiğimiz, ağladığımız, uyuduğumuz yer. benim evim neresi bilmiyorum esasen. evim içimde geziyorum sanki. dekorasyon dergilerine, dizilerdeki evlere, antikacılardaki koltuklara ve mağazalardaki plazmalara, kütüphanelere hayran oluyorum evet ama sahip değilim hiçbirine. hayallerini taşıyorum sadece.

izmir'deyim yine. annem yazlık kışlık yapıyor hala. gardırobunun yetmediğinden değil, kolaylık olsun diye. ben yine onu izliyorum. gözlerimde heyecan yok eskisi gibi, modern naftalin topları bile aynı kokmuyor sanki. küçük mavi bir hurç koyuyor önüme neden sonra. izmir'de kalmış birkaç parça yazlık eşyam içinde. hepsi yeni gibi, unuttuğum eteğim, özlediğim tişörtüm ve geçen yazlardan anılar bir bir düşüyor kucağıma. tuhaf bir melankoli o zaman, değişik hissediyorum. eski fotoğraflara bakmak gibi. her şey eskisi gibi, ama her şey değişmiş aslında. zamandan çok korkuyorum.

daha geçen seneki fotoğraflarımda bile o kadar farklıyım ki.
her geçen gün biraz daha durgunlaşıyorum sanki.
büyüyorum, sakinleşiyorum, olgunlaşıyorum.
mutluluk anlamaktır, demiş stephen hawking.
ben anlıyorum ve mutsuzum.

3 yorum:

  1. neyi anladığına göre de değişiyor sanırım mutluluk. sevimsiz bir hadise. esas o değil de, evin istanbul değil mi senin?

    YanıtlaSil
  2. biz de birkaç gün önce annemle kışlıkları hurçlara kaldırdık, yine de birkaç tane süveter bıraktı annem "bodrum akşamları bazen serin olur," diye.

    ben bazen kendimi kaplumbağa gibi hissediyorum, evim sırtımda. istanbul'da yalnız yaşıyorum ama bodrum baba ocağı. izmir'deki evimi, okulumu özlüyorum. hangisi gerçek "ev" karıştırıyorum.

    ve son olarak; of, ben de bazı şeyleri anlıyorum bu günlerde ve bunlar beni zerre kadar mutlu etmiyor.

    hurç da ne garip bir kelime?

    YanıtlaSil
  3. simen: istanbul'daki evimi evim bellemiştim evet ama fark ettim ki yeterince huzurlu değilim orda, izmir desen o da değil. :S zor bi durum.

    dodo: ben de istanbul'a üniversite için taşındım. benimsedim, alıştım, sevdim. şimdi annemlerle yaşamak öyle zor geliyor ki. istanbul'da da kardeşim ve kuzenim kapmış yerimi. hiçbir yer, hiçbir şey bana ait değil sanki.
    bu arada bayılıyorum kelimelere. sevdiğim kelimeler sözlüğü yapmak istiyorum bir gün. :)

    YanıtlaSil