1 Nisan 2009 Çarşamba

kırılmış bir oyuncak gibi renkler


jehan barbur'u dinlemeye başladığım andan itibaren başka bir şey dinleyemedim, doyamadım. sevdiği şeyin tükenmesinden korkmasına rağmen sonuna kadar sahip olmak, özümsemek ister insan ya, aynen öyle. bayıldım. bayıldım. bir kuş gibi sesi, biraz bülent ortaçgil, acıklı bir gülümseme. uyku ile uyanıklık arası, yüzü güzel, içi güzel insanlar gibi. dinliyorum ve düşünüyorum. ben burdayım ve bu anda. bir tek sardunyalar eksik, sokakta oynayan çocukların sesi, bir dost sohbeti, papatya çayı, mumlar. gençlik, bahar ve zaman hakkında konuşmak. çok şey eksikken daha bir tam hissetmek gibi. jehan barbur'un sitesindeki hakkında kısmına yazdığı gibi;


"uzun uzun yürünür, uzun uzun konuşulur. ne varılır bir yerlere ne de dönülür geriye. ama hayatımda ihtiyacım olan tek şey istediğim her an geri dönebileceğimi bilmektir sevdiğim şehirdeki en sevdiğim eve. ne doyduğum ne de doğduğum… nefes alıp “ben” olduğum."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder